İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kavimler Göçünün Yaşandığı Devirde İdil Fin Halkları – V.V. Stavitskiy

Çeviren: Erhan Karaoğlan

Sovyet tarih yazıcılığında Fin halklarının kavimler göçüne katılıp katılmadığına dair problemler güncel olarak ele alınmamıştır. M.S. bininci yılın ilk yarısında gerçekleşen ve bütün yahut da kısmî olarak halkların gelişiminde rol oynayan yerel problemler buna sebep olmuştur. Bu duruma binaen Got tarihçi Jordanes’in, Gotların Kralı Germenerik’in kuzeye düzenlediği sefer hakkındaki bilgileri göz ardı edilmiş ve Fin halklarından olan Mari ve Mordvaların atıfta bulunulan etnonimleri dahi dikkate alınmamıştır. Sovyet tarihçilerinin görüşlerine göre bu bilgilerin güvenilir olduğunu varsaymak hatalı bir görüştür, çünkü eserin temel gayesi Roma vilayetlerinin yağmalanmasıdır. Bununla beraber İdil Nehri civârında yaşayan Fin halklarının ilkel düzenden çıkamaması ve orman kabileleri şeklinde yaşamaları da Sovyet tarihçileri açısından bir araştırma konusu olarak görülmemelerinden bir diğeridir. Araştırmacıların, Gotları Çernikov kültür havzasının dışında kabul görmelerine, Sovyet Arkeolojisi’nin önemli isimlerinden olan B. A. Rıbakov’un fikri zemin oluşturmuştur. Aynı zamanda, Karadeniz’in kuzey sahillerinde bir Got devletinin olabileceğinden de şüphe duyulmuştur.

1966 yılında İdil Finlerinin mahalli gelenekler tesirinde tekâmül ettikleri fikri P. N. Tretyakov tarafından kuvvetli eleştirilere tabi tutularak yeni bir varsayımda bulunulmuştur: Oka bölgesi sakinlerinin mezar kalıntılarından elde edilen bulgular, onların, hayvancılığa doğru iktisadî bir eğilim gösterdikleri ve tam tekmil donanımlı askerler ile de mahalli halkın siyasi ve askeri faaliyetlerinde bir katalizör rol üstlendikleri sonuçlarına götürmüştür. Bunun dışında Tretyakov’un fikrine göre M.S. ilk yüzyılda Zarubinetsk Kültürü’nden Slav Halklarının baskısı sonucunda yukarı İdil’e doğru harekete geçen Doğu Baltık Kavimlerinin önemli bir kısmı Dyakovska Kültürü’nün yerli Fince konuşan halklarıyla karışmıştır. Bu vaziyet, M.Ö. I. bin yılın II. ve III. çeyreğinde bölgenin şekillenmiş olan dil haritasını büyük ölçüde değiştirir ve Kolomna- Pleşeevo Gölü ve Yaroslav hattından batıya doğru Baltık etnik alanını öncelikli hale getirir.

V. V. Sedov’un fikrine göre ise; Oka’nın yukarı bölgelerinden başlayıp, orta akımlarına doğru ulaşan Baltık Halklarının göçleri, sinkretik Fin- Baltık kültürüyle karşımıza çıkan Ryazan-Oka mezar alanının oluşumunda önemli derecede tesirli olmuştur. Ancak, yukarıda belirtilen tezde kronolojik özellikler yanlışlıkla etnik özellikler olarak gösterildi. Bu araştırmada verilen resimlerdeki arkeolojik buluntular arasında Baltık kavimlerine ait süs eşyaları IV.-V. yüzyıl, Fin kavimlerine ait ise VI.-VII. yüzyıllara ait süs eşyaları verilmiştir. Araştırmacıların çoğunluğuna göre Ryzan- Oka mezarları üzerindeki Baltık etkisi açıkça gerçektir. Bilhassa, törenlerde yakılmış olan insan vücutları, kadın kostümleri üzerinde bulunan süs eşyaları ve lale şeklinde çanak çömleklerde görülen yoğun tesirleri böyle bir sonuçta karar kıldırmıştır; fakat tüm bu verilerin böyle bir kanaate ulaşmakta yetersiz kaldığı belirtilmelidir. Bahse konu olan Kaşibeevo’nun mezarlık alanında yapılan incelemelerine göre yakılmış cesetlerde ve seramiklerde böyle bir ize rastlanmamıştır. O. C. Rumyantseva’ya göre ise bu kalıntılardaki izler Baltıklara değil; doğrudan geç İskit dönemine aittir. Kısmen de olsa bu görüşü A. M. Vorantsov da desteklemektedir. Onun araştırmalarına göre, Sedov’un Baltık olarak gördüğü gelenekler, Yukarı Oka bölgelerinde III. yüzyılın sonlarına doğru şekillenmiştir. IV. yüzyılda ise Germenerik’in İdil-Tuna bölgelerine yaptığı askerî seferlerin Baltık göçlerine sebep olabilecek bir durum olduğu karşımıza çıkmaktadır. Hatta IV. yüzyılın ortasına ait yerleşimlerde bu sebepten mütevellit büyük yangınların, yıkımların olduklarını görüyoruz.

M. M. Kazanski tarafından Çerniyakov kültürüne özgül eserlerin yayılmalarının haritalandırılması yapıldığında, Germenerik’in doğrudan müdahil olduğu siyasi faaliyet alanını Oka havzasından Sura-Oka nehirlerinin arasında bulunan bölgelere kadar olduğu görülmektedir. Ancak Tsena akımının daha doğusundan, Oka havzasına kadar ki bölgede rastlanılan benzer eserlerin varlığını ortaya koyan yerler yoktur. Bu yüzden haritanın yeniden düzenlenmesinin gerektiğini bu meyanda belirtmek elzemdir.

Germenerik’in askerî harekâtının olası sebepleri M. B. Şukin’in son monografisinde yeniden değerlendirilir. O, Germenerik’in Fin halkları üzerine yaptığı seferin nedenini, Finlerin Konstantinopol ve İran ile yapmış olduğu kürk ticaretini kendi kontrolü altında tutmak isteği ile ilişkilendirir. Ancak belirtmeliyiz ki, Gotların kürk ticareti üzerinde doğrudan bir söz sahibi oldukları tezi M. M. Kazanski tarafından eleştirildi. Özellikle, bahsedilen tarihlerde Roma İmparatorluğu’nun potansiyel bir kürk tüketicisi olarak görüldüğü, ancak V. Yüzyıla kadar, Romalıların, kürk giymeyi yoksulluk ve vahşetin simgesi olarak gördüklerinden bu giysilere ilgi göstermediklerini belirtmiştir. M. B. Şukin’in fikrine göre Gotların kuzeydoğu yönüne doğru genişlemesinin sebebi şu idi; Roma’ya yapılan saldırıların ardından, Romalılar, Gotlar ile anlaşma yoluna gitmek durumunda kaldı ve böylelikle anlaşma vesilesi ile Gotlar da siyasi bir statü kazandı. Kanaatimizce, Germenerik, Roma tarafından yapılan saldırılar dışında onların eski müttefiklerine karşı da seferler gerçekleştirdi ve bu nedenle Gotlar hızlı bir yayılma sağladı. Bu vaziyeti Oka-Tuna bölgelerinde yapılan araştırmalar sonucunda aynı tarihlerde bulunan eşyalardaki yanıklık bulguları ile IV. yüzyılın ikinci yarısında Çernyakov Kültürü’nün dışarıdan bu bölgelere yayılımları doğrulamaktadır.

Sarahaten, Gotların seferleri İdil bölgelerinin temel yerleşim yerlerini değiştirmelerinde tesirli olmadı. Onların baskıları daha çok Oka’nın yukarısında bulunan kuzeydoğu yönünde yer değiştiren bir diğer gruba oldu. Bilhassa IV. yüzyılın ikinci yarısına ait olan Abramovski mezarının üçüncü kısmında ölüleri yakma geleneğine sahip büyük bir halk kitlesi kaydedilmiştir. Grişakov’un fikrine göre, aynı zamanda Doğu Baltık kültürünün bir grup taşıyıcısı yukarı Primokşanye’nin eski Mordva yerleşim alanlarına doğru sarkmışlardır. Yukarı Sura bölgesinde bulunan Mordva mezarlıklarının onların gelişleriyle kullanımlarına son veriliyor. Bu yerel oykümenanın bölgesel yer değişimleri ile doğrudan bağlantılıdır.
Bölgesel yer değişimlerin sebebi ise tamamen Germenerik’in kuzey seferleri olabilir. Tartışılan meselede Sura-Oka nehirlerinin arasındaki bölgeye göçlerin ve Eski Mordva kabilelerinin miladî I. yüzyılda nerede ortaya çıkıp, şekillendikleri meseleleri hala tartışmalıdır. III.-IV. Yüzyıllarına ait erken dönem Mordva kabilelerinin mezar alanlarını ilk keşfeden M.P. Palesskih 1960 yılında, sonradan Halikov’un da destekleyeceği bir tez öne sürdü. Yukarı Sura’nın yer değiştiren Gorodets halkı ile Kama’nın ilk sakinleri olan Finlerin göçleri nihayetinde Mordva kültürü doğdu. Ancak, bu görüş Mordva arkeologları tarafından kabul edilmedi. Finlerin Kama bölgesinden doğrudan bir göçlerine rastlanmadığı için reddedildi, çünkü Sura ve Mokşa bölgelerinde Piyanoborsk Kültürü’nün yuvarlak seramikli mezar kompleksleri bulunmuyordu.

Sonradan S.E. Zubof tarafından bu durumun açıklanması için kendi örneklerini üretemeyen, aksine mahalli kaynaklardan faydalanan nispeten küçük bir grubun katılımlarıyla bu tez geliştirildi. Bununla birlikte, benzer görüşler kitlesel göç tezi ile çelişmektedir. Bilhassa, Andreev-Piseral tipine yakın anıtsal malzemelerin, Başenkin tarafından keşfedildiği yerlerde Şeksna ve Mologa nehirlerine doğru bir yayılım görülmüştür. Makalenin yazarına göre; Mordvaların göçü, Kavimler Göçü esnasında Doğu Avrupa’da kalan halklardan daha önce başlamıştı. Çünkü en sonunda Mordva etnosunun oluşumunda ana bileşeni oluşturan kitlesel göç, I. yüzyılın ikinci yarısında Urallardan gelen bir itme sonucunda elde edildi ki, Belaya nehri havzasından Kara Abız ve Pyanobosk halklarının harekete geçmesiyle Sura-Oka nehirleri arasındaki bölgede Eski Mordvaların şekillenmesindeki ana kıvılcımı oluşturan önemli nitelikte bir kesim tarafından yerleşim sağlandı. Uzun militarizasyon sürecine ve geniş kapsamdaki bağlantılara bakılacak olduğunda Sura-Oka halkı tarihi gelişiminin bu periyodunda esas muhteva değildir, ancak göçlerde aktif rolü savaşların oynadığının altını çizmek gerekir.

Araştırmacıların büyük çoğunluğunun düşüncesine göre, Hunlar tarafından gerçekleştirilen Kavimler Göçü’nde Finler doğrudan doğruya bir katılımcı olmamıştır. IV. yüzyılın sonunda, V. yüzyılın ilk yarısındaki bütün mezarlarda elde edilen materyallerde O.S. Rumyanstsev’in düşüncesine göre Hun akınları ile ilgili yansımalar ortaya çıkmaya başlıyor. Aynı zamanda, burada eski ticari faaliyetlerin, kaynağı Roma üretim atölyeleri olan altın-cam boncukların, Mordva ve Oka civarı Finlerine girişlerinin durmasıyla, kesintiye uğradığının bir yansımasını görüyoruz. Aynı zamanda, Abramovsk mezarlarında elde edilen materyallerde temelde fırlatıcı metal silahların yayılmasının yattığı militarizasyon süreçleri içerisinde yaşanan bir takım dalgalanmalar gözlemlemekteyiz.27 Sarahaten, Pooçya bölgesinden Hun akınlarının sonucunda bir göç dalgasının izleri Abramovsk mezarlarında belirmekte ve özellikle Moşinski ve Zarubinetskiy kültür bölgesi halklarına özgül cilalı keramiklerin Grişakov tarafından saptandığı mezarlarda görülmektedir.

Ahmedov’un ve Belotserkovskaya’nın düşüncelerine göre Ryzan-Oka mezar kültürünün taşıyıcıları Hun devirlerinin başlangıcında diğer Hun gruplarını içerisinde barındıran Yukarı Padonya halkları tarafından bir tesire maruz kalıyorlar. Bundan dolayı, Tuna ticaret yolu boyunca Oka’nın orta kısımlarına doğru dolaylı olarak gerçekleşen bir ithalat nihayetinde yabancı ürünlerden eşyaların da getirildiği görülüyor.

Pooçye’te V. yüzyılın II. ve III. çeyreğinde orta Tuna ve Baltık bölgelerine özgül eşyaların bütün bileşenleri ortaya çıkarıldığında, kavimler Göçü’nün son evresiyle bağlantı önemli bir olay Ahmedov ve Belotserkovskaya tarafından saptanmıştır. Bütün eşyalarla mezarların bazılarında kadın, erkek hatta çocuk bütün cesetlerde Orta Oka’da bir savaşın yaşandığı kanıtlanıyor. Böylelikle, İdil Fin halklarının Kavimler Göçü’nün ilk evresinde göç kervanına katıldıklarını ve Hun istilalarından en az derecede etkilendiklerini belirtebiliyoruz.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir